Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2024’te uygulanacak asgari ücret için müzakere sürecinin üçlü şekilde yürütüldüğünü belirterek, “Sosyal diyalog mekanizmaları çalışmadan önce yorum yapmayı doğru bulmuyorum. Görüşmeler başlayacak, aralık ayı içinde sosyal diyalog mekanizması çalışacak.” dedi.
Anadolu Yayıncılar Derneği’nin konuğu olan Yılmaz, soruları yanıtladı.
İhracatçılara sağlanan desteklerle ilgili bir soru üzerine Yılmaz, ihracatçıların daha düşük maliyetle kredi kullanımı konusunda çabaların devam ettiğini belirterek, “İhracatı elimizdeki imkanları azami ölçüde zorlayarak desteklemeye devam edeceğiz. Bunun bir yansıması da Meclise gönderdiğimiz kanun. Önemli bir vergiden fedakarlık yaparak KOBİ’leri, ihracatçı KOBİ’leri destekleyici bir adım atmış oluyoruz. Merkez Bankamız da faiz oranlarını azaltarak bunu yapıyor.” dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, yarın toplanacak Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısının gündeminin sorulmasına karşılık, toplantıda ihracat konularını ele alacaklarını, yapılması gereken, atılması gereken yeni adımları değerlendireceklerini bildirdi.
Yeni asgari ücret
Cevdet Yılmaz, 2024’te uygulanacak asgari ücret belirleme çalışmalarına ilişkin soruları da yanıtladı.
Yılmaz, bu yıl asgari ücret artışının enflasyonun üstünde gerçekleştiğini, reel olarak asgari ücreti koruyucu çok ciddi tedbirler alındığını aktardı.
Yapılan artışlara ek olarak, geçen yıl tarihi bir adım attıklarını ve asgari ücrete kadar tüm ücretlerde vergi muafiyeti getirdiklerini anlatan Yılmaz, yeni asgari ücret için müzakere sürecinin üçlü şekilde yürütüldüğünü bildirdi. Cevdet Yılmaz, şunları kaydetti:
“Yani sadece kamunun bu konuda perspektifini paylaşması yeterli değil elbette. İşin kamu, işçi ve işveren tarafı var. Sosyal diyalog dediğimiz bir mekanizmayla bütün şartlar belirleniyor. Sosyal diyalog mekanizmaları çalışmadan önce yorum yapmayı doğru bulmuyorum. Görüşmeler başlayacak, aralık ayı içinde sosyal diyalog mekanizması çalışacak. Orada elbette işçilerimizin refah beklentileri, işletmelerimizin de rekabet gücünü devam ettirme, istihdamı devam ettirme gibi beklentileri olacaktır. Kamu kesimi de bu dengeyi gözetecektir diye düşünüyorum. Dolayısıyla bu üçlü mekanizmanın, diyalog mekanizmasının işleyişini gördükten sonra yorum yapmak daha doğru olur.”
Cevdet Yılmaz, enflasyonla mücadelenin toplumsal fedakarlık da gerektirdiğini belirterek, “Kısa vadede belki bazı zorluklar yaşayacağız ama orta-uzun vadede daha sağlıklı bir şekilde refahımızı arttırmış olacağız. İşin özü bu.” dedi.
Amaçlarının, kalıcı refahı sağlamak, buna dönük adımları atmak, güçlendirmek olduğunu anlatan Yılmaz, “Bu da herkese bir sorumluluk yüklüyor aslında. Siyasetçiler olarak bizlere de yüklüyor.” şeklinde konuştu.
Emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili düzenlemenin ardından 2 milyon kişinin emekli olduğunu, daha gelecek 3 milyon kişi bulunduğunu söyleyen Yılmaz, “Böyle bir yükle de karşı karşıyayız. Bunun da ilerisi için yansımaları var. Bu hakikaten sosyal güvenlik sistemimiz üzerinde çok önemli bir baskı unsuru oluşturdu. Bu durumu bütçemizin imkanları dahilinde elimizden geldiğince yönetmek durumundayız.” diye konuştu.
Bütçe imkanlarını sonuna kadar zorlayarak, bütün kesimleri destekleyici bir yaklaşım içinde olacaklarını söyleyen Yılmaz, “Bunu yaparken Türkiye’nin, şu an büyük bir deprem yüküyle karşı karşıya olduğunu bir taraftan da enflasyonu düşürmek sorumluluğuyla karşı karşıya olduğunu unutmamamız gerekiyor.” dedi.
“Sosyal konut, her zaman gündemimizde”
Sorular üzerine depremle ilgili çalışmalara da değinen Cevdet Yılmaz, kamuoyunda, deprem bölgesine acil müdahaleler bitince sanki “deprem bitti” gibi bir algının oluştuğunu aktardı. Deprem gerçeğinin sürekli gündemde tutulması gerektiğine işaret eden Yılmaz, şöyle konuştu:
“Asıl mali yükü şimdi yükleniyoruz. Yüz binlerce konut yeniden inşa ediliyor. Tahrip olmuş altyapılar yeniden yapılıyor. Bir taraftan da bölgedeki ekonomik sosyal hayat canlandırılmaya çalışılıyor. Sadece bu sene 762 milyar, gelecek sene 1 trilyon 28 milyar gibi deprem bölgesine harcama olarak rakamlardan bahsediyoruz. Orta vadede de 3 trilyonun üzerinde bir kaynağı deprem için kullanmış olacağız. Bir taraftan da yapılan diğer ücret artışları fedakarlık derken bunu kastediyorum. Öncelikle afetlerin yaralarını sarmamız gerekiyor.”
Sosyal konut projeleriyle ilgili yapılanları anlatan Cevdet Yılmaz, sosyal konutta arz arttırılmadan sadece kredi imkanının sağlanması halinde konut piyasasında fiyatların yükseltileceğini vurguladı. Yılmaz, “Hem arzı arttırıp hem düşük faizli kredi verdiğinizde o zaman anlamlı olur. İkisini bir arada düşünmemiz lazım. Aksi takdirde sadece avantajlı kredi veriyoruz dediğimizde konut fiyatları artacak, vatandaş yine sıkıntı yaşamış olacak. Dolayısıyla öyle bir yöntem düşünmüyoruz.” dedi.
Arz ve talep dengesi içinde ikisini aynı anda geliştirici bir formülasyon içinde bu konuları konuşmaya devam edeceklerini söyleyen Yılmaz, “Sosyal konut, her zaman gündemimizde, hiçbir zaman ihmal edeceğimiz bir konu değil. Enflasyonu düşürmek için de sosyal refah için de toplam tasarruflarımızı arttırmak için de konut meselesi gıda meselesiyle birlikte en kritik alanlardan.” değerlendirmesini yaptı.
“20 yıllık süreçte her dönemde kara parayla mücadele ediliyor”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, suç örgütlerine yönelik operasyonlara ilişkin sorulara karşılık da 20 yıllık süreçte, her dönemde, çetelerle, mafyayla, kara parayla mücadele ettiklerini, hiçbir dönemde bu önceliklerinin değişmediğini, bu konularda her dönem aynı mücadeleyi yürüttüklerini bildirdi.
Türkiye’nin, Ekim 2021’de “gri liste” olarak da bilinen “artırılmış izlemeye tabi ülkeler” listesine dahil edilmesine değinen Cevdet Yılmaz, şöyle konuştu:
“Maalesef Türkiye hak etmediği birtakım hadiselerle de karşılaşıyor. Belli ülkeler kendi çıkarları söz konusu olduğunda her türlü enstrümanı kullanabiliyorlar ve ne bir hukuk ne ahlak ne başka bir ölçü dinlemeden birtakım işler yapabiliyorlar. Türkiye bu anlamda ekonomik olarak da finansal olarak da haksızlıklara uğramış bir ülke. Eninde sonunda dünyadaki yatırımcı gerçeklere bakacaktır, algılarla değil, rakamlarla, gerçeklerle hareket edecektir ve Türkiye’de bir kârlı ortam gören herkes Türkiye’yi tercih edecektir. Bu anlamda gri listeden çıkma konusunda bir tek düzenleme eksiğimiz var, o da kripto paralar konusunda. Onunla ilgili de zaten belli çalışmalar yapılıyor, o konularda da belli adımlar atılacak. Türkiye haksız bir şekilde bu listelerde ve en kısa sürede buralardan çıkmasını bekliyoruz.”
“Son 20 yılda ekonomide sağlanan başarı büyük oranda siyasi istikrara borçlu”
Türkiye’nin, son 20 yılda ekonomide sağladığı başarıyı büyük oranda siyasi istikrara borçlu olduğunu belirten Yılmaz, mayıs ayındaki seçimlerle siyasi belirsizliklerin ortadan kalktığını ve bunun ekonomi adına da en önemli zemini teşkil ettiğini söyledi.
Siyasi belirsizliklerinin yanı sıra politika belirsizliklerini de ortadan kaldırdıklarını ifade eden Yılmaz, özellikle Orta Vadeli Program (OVP) ile genel politika çerçevesinin çok net şekilde toplumla paylaşıldığını, böylece öngörülebilirliğin arttığı bir döneme girildiğini kaydetti.
Yılmaz, Türkiye’nin özellikle son üç yılda reel ekonomi tarafında çok büyük bir performans sağladığını vurgulayarak, pandeminin dünyayı etkilediği 2020, 2021 ve 2022 yıllarında Türkiye’nin, dünya ortalamasının çok üstünde bir büyüme performansı sergilediğini aktardı.
Enflasyonu orta vadede tek haneli rakamlara düşürme politikaları
Siyasi istikrar ve reel ekonomideki bu gelişmeler zemininde enflasyonu aşağıya çekmeyi, fiyat istikrarını sağlamayı öncelikli hedefleri haline getirdiklerinin altını çizen Yılmaz, bunu yaparken de büyüme ve istihdamı da belli bir seyir içinde devam ettirmek gerektiğini söyledi.
Dezenflasyon sürecinin, gelecek yılın ortalarından itibaren belirgin şekilde ortaya çıkacağını anlatan Yılmaz, şöyle konuştu:
“Yazın yaşadığımız o yüksek enflasyonlar baza girmiş vaziyette. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde aylık bazda daha düşük bir rakamla gitsek de yıllık bazda baz etkisinden dolayı yüksek görünen bir enflasyonumuz olacak. 2024 ortalarından itibaren ise bazdan çıkmış olacak o yüksek artışlar ve hızlı bir şekilde bir enflasyondaki düşüşü görmüş olacağız. 2024’te bizim OVP’deki tahminimiz yüzde 33’tü. Merkez Bankamızla da istişare içinde doğrusu yapmıştık bunu. Ama sonraki gelişmeleri hep birlikte gördük. Jeopolitik birtakım gelişmeler, başka birtakım gelişmeler… Merkez Bankası 33’ten 36’ya revize etti rakamı. Çok büyük bir revizyon olmadı ama yine de belli bir fark oluştu. Yalnız orada da bir bant tarif etti Merkez Bankamız. 6 puan üstünde altında gelebilir şeklinde. Dolayısıyla 32 ile 42 arasında bir bant tarif etti. 33 rakamı hala o bandın içinde bir rakam. Ama bir miktar yukarı yönlü riskleri olduğunu görüyoruz. Belki ilave çabayla 33 bence sağlanamayacak bir rakam değil. Yani olasılıklar içinde bir rakam olarak duruyor. Enflasyonla ilgili genel anlamda tabloyu böyle gördüğümüzü söyleyebiliriz.
Tek haneye ne zaman ulaşacağız? Merkez Bankamızın da tahmini bizim de Orta Vadeli Program’daki çerçevemiz 2026. 2025’te 15’ler civarına düşen bir enflasyon, 2026’da da 8,5 civarında bir enflasyon tahminimiz var. Dolayısıyla Türkiye kademeli bir şekilde diğer dengelerini de gözeterek enflasyonu orta vadede tek haneli rakamlara düşürme politikalarını oluşturmuş durumda. Bunu da adım adım hayata geçiriyoruz.”
“Kur korumalı mevduatta ciddi bir düşüş var”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Merkez Bankası rezervlerinin önemli bir finansal gösterge olduğunu ifade ederek, mayıs ayında 98,5 milyar dolar seviyesine gerileyen rezervlerin 17 Kasım itibarıyla açıklanan rakamlarla 135 milyar dolar olduğunu, 36,5 milyar dolarlık bir artış gerçekleştiğini söyledi.
Kur korumalı mevduatın, yine finansal açıdan takip edilen göstergelerden olduğunu belirten Yılmaz, “Ağustos ayı itibarıyla bunun pik yaptığını gördük. 3 trilyon 408 milyar dolar seviyesine kadar yükselmişti kur korumalı mevduat. İzlenen politikalarla alınan tedbirlerle 17 Kasım haftası itibarıyla, hesaplarda toplam 640 milyar Türk liralık bir eksilme oldu kur korumalı mevduatta. Şu an geldiğimiz rakam 2 trilyon 768 milyar lira. Burada da gerçekten büyük bir performans olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Kur korumalı mevduatta ciddi bir düşüş var.” şeklinde konuştu.
Kur korumalı mevduatı ani bir şekilde bitirme gibi bir perspektiflerinin olmadığını dile getiren Yılmaz, kur korumalı mevduatın kamuya risk oluşturmayan bir şekilde finansal sistemin içindeki enstrüman olarak da düşünülebileceğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, mayıs ayında toplam kredi hacminin bankacılık sektöründe 9 trilyon 129 milyar lira olduğunu, 17 Kasım itibarıyla bu rakamın 11 trilyon 107 milyar lira seviyesine yükseldiğini bildirerek, işletmelere sadece TL cinsinden kullandırılan net kredi toplamının seçimden bu yana 498 milyar lira olduğunu söyledi.
Deprem harcamalarının, aynı zamanda yatırım niteliğinde harcamalar olduğunu vurgulayan Yılmaz, konutların yanı sıra, ticaretin alt yapısını da inşa ettiklerini, bütün bunların aslında bölge ve ülke ekonomisi için de bir yatırım olduğunu kaydetti.
“Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi stratejik yatırımlara güç verecek”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi’nin (YTAK) yeniden ve yeni bir çerçeveyle devreye alındığını hatırlatarak, şöyle konuştu:
“Çerçevemiz şu, Türkiye’yi ileriye taşıyacak, cari açığını düşürecek, teknolojik seviyesini yükseltecek, stratejik yatırımlara elverişli şartlarda ve uzun vadeli kredi sağlamak. Özellikle bu artan finansal maliyetlerin uzun vadeli stratejik yatırımlarımızı caydırmaması için bir çerçeve oluşturduk. En az 1 milyar lira değerinde olması gerekiyor bu yatırımların ve belli özelliklere sahip olması gerekiyor. Böyle olunca faiz oranları yüzde 15 ile 30 arasında bir rakam olacak. En iyi diyelim, bütün kriterleri tutturan projelerde yüzde 15’e kadar faizleri düşürme imkanı olacak. Bu stratejik yatırımlara önemli bir güç vermiş olacak. Bunun tebliğini Sanayi Bakanlığımız yayınladı. Merkez Bankamız da kendi düzenlemelerini yapıyor. Dolayısıyla daha detaylı bir şekilde Merkez Bankamız bunları inşallah kamuoyuyla paylaşacak. İlk etapta 100 milyar, orta vadede 300 milyar liralık bir Merkez Bankası kaynağı bu çerçevede kullanılmış olacak.”
Merkez Bankasının toplumsal kredi notu çalışması
Merkez Bankasının üzerinde çalıştığı “toplumsal kredi notu”nun da önemine işaret eden Yılmaz, Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın bu konuda daha detaylı bilgi vereceğini aktardı.
Belli alanlara kredi veren bankaların düzenlemelerle teşvik edileceğini, bu konuda bir çalışma yürütüldüğünü bildiren Yılmaz, şöyle devam etti:
“Batı’da bu tür uygulamalar var. Diyelim ki teknolojik yatırımlara siz daha fazla kredi verilmesini istiyorsunuz veya sosyal birtakım konulara da sosyal açıdan önemli gördüğünüz birtakım işlere daha fazla kredi sağlanmasını istiyorsunuz bankacılık sistemi kanalıyla. Bunu yapan bankaların karşılık oranlarını ayarlayabiliyorsunuz, büyüme performanslarına daha fazla esneklik sağlayabiliyorsunuz. Yaptığınız düzenlemelerle, objektif bir şekilde ölçerek, bu çalışmayı Merkez Bankamız, Bankacılar Birliğiyle, bankalarla birlikte yürütüyor ve önümüzdeki dönemde inşallah dediğim gibi detayları netleştikçe paylaşılacak.”
“Troy Kart’ta son dönemlerde de bir hızlı gelişim görüyoruz”
Cevdet Yılmaz, Merkez Bankasının Troy Kart’a ilişkin de çalışmalarının bulunduğunu anlatarak, “Ödeme sistemleriyle yurt dışına giden kaynak 500 milyon dolar civarında her yıl. Bu da bize indirimli fiyat uyguladıkları halde. Yani onlar uygulanmasa indirimli fiyatlar çok daha büyük maliyetler olacak. Troy Kart gibi yerli milli ödeme sistemlerinin devreye girmesi, cari açık perspektifiyle ülkemizde bu kaynakların kalması açısından önemli. Troy Kart’ta son dönemlerde de bir hızlı gelişim görüyoruz. Önümüzdeki dönemde inşallah daha da artar.” ifadelerini kullandı.
UNCATEGORİZED
04 Ekim 2024GÜNDEM
04 Ekim 2024GÜNDEM
04 Ekim 2024GENEL
04 Ekim 2024